19 Temmuz 2012 Perşembe

Televizyonsuz hayat..

                Mayıs sonundan beri salonun en güzel yerini işgal eden, devasa gövdesiyle büyük bir yer kaplayan televizyonumuzu kaldırmış durumdayız..Onun yerinde, şuanda üzerinde minik bir radyo olan, çekmeceli konsol duruyor.Salonu şöyle bir baştan düzenledim epey ferahladı doğrusu..Pıtırcıklarımda yeni salonumuzu çok sevdi çünkü ortada onlar için kocaman bir oyun alanı oluştu haliyle..
Başlarda epey sıkıldığım anlar oldu tabi.Bende kendimi evin bitmek bilmeyen işlerine verdim..Çünkü artık bir yardımcımızda olmadığından bütün işler ve 3 çocuğun bakımı gibi oldukça fazla görevlerim vardı :)
İnanın bana tv hayatımdan çıktığından beri o kadar çok iş bitiriyorum ki kendimi tebrik ediyorum :) çok iyi bir karar vermişim..
Mutfak duvarında minicik bir plazma tvmiz var.Akşam 21 00 civarı bebeklerim uyuyunca bazen bakıyorum ama   izlenecek pek birşey bulamıyorum doğrusu..Bende ya kitaplarımla yada internette zaman geçiriyorum.Yaz olduğu için zaten genelde bahçede oturup komşularla eşimle sohbet ediyoruz.Çocuklar yine 20:30 da uyuyorlar ama bahçede olduğumuz için üçüde pusetlerinde uyuyor.
Bu kararı çocuklarımın pedegogu Meral hanım ve Çocuk doktorumuz Esra hanım sayesinde aldık.Meral hanım çocukların hızlı beyin gelişiminin ilk 3 yılda oluştuğunu ,bu ilk üç yıl içerisinde değil sadece televizyon,uzaktan kumandalı oyuncaklara varana kadar evde olmaması gereken şeylerden bahsetti.Tabi Deniz artık 3 yaşında süreli ve seçerek çizgi film izleyebilir yaşta  fakat oda oyun oynamakla meşgul olduğundan ve mutfaktaki minik televizyonu pek beğenmediğinden çizgi film izlemeyi tercih etmiyor zaten dediğim gibi buna fırsatı da olmuyor.Bazen haftasonları pepe ye biraz bakıyor ama sabit oturmaktan sıkılıp kardeşleriyle koşturmayı tercih ediyor.
Neyse bu kararımızdan sonra büyük ölçüde radyasyon yayan şeylerden en başta kurtulduk.Ev telefonumuzu kablolu eski telefona dönüştürdük.Kablosuz interneti kabloluya çevirdik.Uzaktan kumandalı oyuncaklarımızı kaldırdık Ve kocaman tüplü gövdesiyle bütün eve radyasyon yaydığını düşündüğümüz tv mizi kaldırdık..Tabiki bunları yapmakla çocuklarımızı yüzdeyüz korumuş olamıyoruz belki ama yinede en azından evde radyasyona maruz kalmamaları için elimizden geleni yaparak nispeten rahatladık.
Birde televizyonun radyasyon etkisi dışında çocuğu ve bebekleri bile karşısına hapsederek dünyayla olan iletişimlerini koparma durumu inkar edilemez bir gerçek...Biliyoruzki bu bize bile aynı etkiyi yapıyor.3-4 saat süren diziler karşısında hareketsiz kalarak en önemli olan zamanımızı tüketiyoruz..Belki bizim beyin gelişimimize etkisi yoktur ama hareketsiz yaşam moduna alarak , obeziteye ve birçok hastalığa davetiye çıkardığı bir gerçek..

İşte aşağıda bir doktor tarafından televizyonun olumsuz etkilerine değinen haber yer almakta ve konuşma geçikmesiyle sonuçlanan etkisi üzerinde durulmakta...

Trabzon Doğum ve Çocuk Bakımevi Başhekimi Uzm. Dr. İsmail Topal 0-3 yaş arası çocuklarda uzun süreli televizyon izlemenin konuşma sürecini yavaşlatabileceğini söyledi. 
0-3 yaş arası çocukların dış dünyadan kopuk kendi hallerinde olma eğilimini bazı etkenlerin tetiklediğini belirten Topal"Bu yaş grubundaki çocukların günde saatlerce televizyon karşısında kalarak müzik dinlemesi reklam izlemesine bağlı olarak konuşması gecikebilir. Çocukta otistik özellikler gelişebilir. Anne babaların bu kritik evrede çocuklarına çok fazla televizyon izlettirmekten kaçınmaları gerekir" diye konuştu. 
"Konuşması geciken çocuklar..." 
Çocukların normal gelişim sürecinde ilk altı ayda mama baba dada gibi heceler çıkarmaya başladığını 12 aydan itibaren anne dede gibi sözcükler kullandığını 18 aydan itibaren de cümle kurmaya başladıklarını dile getiren Topal bu gelişim dönemlerinin çok gerisinde kalan çocukların genel olarak konuşma yönünden incelenmesi gerektiğini söyledi. 
Bazı çocukların anatomik ya da psikolojik bir sorunu olmadığı halde geç konuşmaya başlayabileceğini de ifade eden Topal "Anne babalara tavsiyemiz belli bir dönem bekledikten sonra hala konuşamayan çocukları için gerekli incelemeyi yaptırtmalarıdır" dedi. 
Konuşmanın fiziksel durumlara da bağlı olduğunu kaydeden Başhekim Topal "Konuşmanın normal olabilmesi için yapısal olarak sinir sistemi ile dil kasları arasındaki yolların ağız-damak-dudak-diş yapısının normal olması gerekir" diye konuştu.
Konuşmayı geciktirebilecek başka unsurlar olduğunu da vurgulayan Topal şunları söyledi: "Zeka olarak yaşıtlarından geri olan çocuklar yaşıtlarından daha geç konuşmaya başlar. İşitme sorunu olan çocuklar da dış dünyadan hiçbir ses işitmedikleri ve uyarılmadıkları için konuşma sorunu yaşar. Çocuğun görme sorununa bağlı olarak çevresinde olup bitenleri algılayamaması nesneleri tanıyamaması konuşma açısından sorun yaratır. Ayrıca sık havale geçiren veya epilepsi hastası çocuklarda da konuşma gecikebilir" 
"Aile ortamı konuşma sürecini etkiler'' 
Çocuğun konuşma ve iletişim yönünden gelişimini hızlandırmak için sevgi ve huzur dolu bir aile ortamının önemli olduğunu dile getiren Topal çocukla ilgilenerek ona sevildiğini hissettirmenin konuşma sürecini olumlu etkilediğini kaydetti. 
Topal çocuğun konuşma sürecini hızlandırmak için dikkat edilmesi gerekenleri şöyle sıraladı: 
"Konuşma sürecini hızlandırmak için onunla sık sık konuşmak ve oyun oynamak kendi halinde kalmasına izin vermemekyaşıtları ile oyun oynamasını sağlamak insanlar arasında sık sık bulundurmak ninni söylemek önem taşıyor. Ayrıca çocuğun size gönderdiği ses ve mesajlara cevap vermek konuşurken ses tonunu iyi ayarlamak onun fikirlerine değer vermek kendine güvenini artırmak kalabalık ortamlarda konuşmasını sağlamak konuştuğunda onu cesaretlendirmek önemlidir."

Bol bol ritimli müzik,kitaplar,oyuncaklar,gezme,havuz ve park şimdilik televizyonsuz hayatımız oldukça aktiviteli geçiyor..Kış ayına kadar da böyle sürecek..Sizlere tavsiyem ve ricam lütfen 3 yaşında olmadan minik meleklerinizi tv karşısına oturtmayın..

Bütün bebekler benim bebeklerim..
Onları çok seviyorum..
Sevgiler,
Ayşe

13 Temmuz 2012 Cuma

Ürkek pıtırcıklarım...

Son günlerde Doğa ve Toprak dışardan gelen seslere karşı oldukça ürkekler.Malum yaz mevsiminde olduğumuzdan camları üstten açıyorum.Dışardan otobüs geçeken çıkan gürültü yada helikopter sesi hatta evdeki çamaşırmakinesinin sesi bile önce dikkat kesilmeleri ve sonrada ikisi birden ağlayarak kucağıma tırmanmalarıyla sonuçlanıyor.
Artık algıları hızla açılıyor olduğundan korkularıda buna paralel gelişiyor.Bir bebeği teselli etmek kolaydı ama şimdi iki taneler ve birbirlerinden de etkilenerek ağlamalarının şiddetini yarışırcasına arttıyorlar.Bu durum da tabiki benim için zor bir hal alıyor.
Çözümü şöyle buldum.Önce koca bir kucak sarılma ve öpücük ardından gürültünün kaynağı hakkına bilgi veriyorum bazende bebek kitaplarından gürültücü şahsın resmini gösteriyom.(Otobüs,helikopter,makine,ambulans vb.. ) Ancak nihayet dikkatlerini başka bir nesneye yönlendirince korkuları ve gözyaşları bitiyor.

Ouuuv bebeklerim benim herşey sizin için ne kadar da büyük öyle değilmi !..
Çook tatlı olduklarını söylemişmiydim..
Onları çok seviyorum

Yarın tam 13 aylık olacalar...